(Bu yazıyı okumaya başlamadan hemen önce kendinize sıcak bir bitki çayı yapın,bir de şu şarkıyı http://www.youtube.com/watch?v=KoYw0LHEWLM (Fabrizio de Andre'nin La guerra di Piero adlı şarkısı) açın öyle okuyun yazıyı olmaz mı?)
|
Hierapolis,Denizli,Türkiye. |
Uzun zamandır blogu ihmal ettiğimin farkındayım.Sanmayın ki sizi unuttum.Bunca ara verdiysem eğer sanmayın ki evde oturdum bilakis hem kendi içime dönük seyahatim devam ediyor,hem de gerçek anlamıyla gezmek,görmek anlamında seyahat etmeye ediyorum.Yılbaşı tatili burada Noel tatiliyle birleşiyor baya da uzun bir tatil oluyor.Dedik ki niye vatanımıza gitmeyelim,bu yıl başını sevdiklerimizi görerek geçirelim dedik,iyi de ettik.Tatil bitti ama ben tatil psikolojisinden henüz tam çıkabilmiş değilim.Türkiye'den uzakta olmanın benim için en kötü yanı Türkiye'ye gidince ilk başlarda Türkiye'ye alışamamam, İtalya'ya dönünce de buraya alışamamam.Ne buraya ait olabiliyorum,ne de Türkiye'ye.Hep ikisinden birini özlüyor oluyorum.Şimdi Türkiye'yi özlüyorum.Neyse bu kadar hüzün yeter,Denizli'yi daha önce çok iyi tanıdığım söylenemez.Bu sefer iyice alıştım diyebilirim.Düşünün Laodikya Antik Kenti'ni düğünümüzde dış çekim fotoğrafları için gittiğimizde görmüştüm ilk defa.Sevgilimden ala Denizli rehberi mi olur,beni şahane gezdirdi.Hierapolis'i gördüm bu kez ve hayran oldum. Tabi ki Karahayıt'ı ve Kırmızı suyu da gezdik.Pamukkale kasaba merkezini gezdik ama Pamukkale'nin içini çok iyi gezemedik bu kez,bir dahakine diyelim.Hierapolis'e girişte yıllık müzekartı çıkarttırdık.Sınırsız çıkartmadığımıza da biraz pişman olduk sonra.Bir yıllık kart ücreti kişi başı 30 lira,devlete ait müzelere ücretsiz giriş sağlıyor.Müzekartla ilgili diğer merak ettiklerinizi şuradan öğrenebilirsiniz: http://www.muzekart.com/. Ya siz daha önce Hierapolis'e gittiniz mi ya da Karahayıt'a? Benim ilk değerlendirmelerim inanılmaz güzel oldukları yönünde,arkeolojiye,tarihe ilgisi olanlar kesinlikle Laodikya'yı,Hierapolis'i görmeliler.Biz bir dahaki sefere Colossea ve Tripolis'i gezeceğiz. Yok benim tarihle arkeolojiyle işim olmaz diyorsanız,kış turizmi için çok güzel bir alternatif Karahayıt'a gidin ve kaplıcalarda dinlenin,otel fiyatları da oldukça uygun,5 yıldızlı bir otelde kahvaltı dahil çift kişilik oda fiyatı 150 lira civarında.Otelin spasından,havuzuna,hamamından,saunasına,şifalı sularına herşeyinden yararlanıyorsunuz.Karahayıt Belediyesi'nin Kırmızı Su Tesislerine de mutlaka uğrayın,açık havada ayaklarınız şifalı sıcak sularda dinlenirken siz salebinizi,çayınızı kahvenizi bankta oturup,yudumlayabilirsiniz,gerçekten çok hoşunuza gidecek.Biz gittiğimizde Güney Koreli şeker bir çiftle karşılaştık,onun dışında kimseler yoktu,öyle sakin öyle güzeldi ki.Ayaklarınıza da size de iyi gelecek buralar :) Yalnız benim gözümden kaçmayan,çok üzüldüğüm bir konuya da değinmeden geçmek istemiyorum.Çevre duyarlılığı o kadar az ki Denizli'de niçin o çöpler atılmış sağa sola,hem de öyle turistik bir yerde anlamak mümkün değil.Tek dileğim anaların evlatlarını çevreye duyarlı çocuklar olarak yetiştirmeleridir. Hava kirliliği de cabası,Denizli ne yakıyor bu kadar havayı kirletecek anlamış değilim.Alternatif doğal enerji kaynaklarına dönülmesi gerek.
|
Hierapolis,Denizli,Türkiye. |
|
Hierapolis,Denizli,Türkiye. |
Turgutlu'ya aile dostlarımızı ziyarete gittiğimizde bizi öyle güzel bir yere götürdüler ki anlatamam.Öyle doğal,öyle sakin...İzmir Kemalpaşa'da Yenikurudere Köyü'nde bulunuyor Çam Evleri Restaurant diye bir yer.Yeşilliklerini kendileri yetiştiriyorlar, kavurmasını ve yayık ayranını mutlaka denemelisiniz.Çok şeker 2 tane golden köpekleri var,çocuklar onlara,onlar da çocuklara deli oluyor:)Lafı fazla uzatmayayım yolunuz düşerse mutlaka uğrayın,hatta seyahat planınızı ona göre yapın derim ben.
İtalya'da Modena'nın San Cesario ilçesinde muhteşem bir göl var, 'Laghi di Sant'Anna' diye de biliniyor,her mevsim manzarası bir başka oluyor,eğer uzun bir tatiliniz varsa ve bu civarlardan geçecekseniz görmelisiniz.Turistik bir yer değil yanlış anlaşılmasın,etrafında kamp kurabileceğiniz,balık avlayabileceğiniz,köpeğinizi gezdirebileceğiniz,belki yanınızda götürdüğünüz bir haftasonu kahvaltısını yapabileceğiniz bir yer.Biz kuşburnuları görünce dayanamadık birer avuç tırtıkladık. Etrafınızda bir sürü kuşu görebilirsiniz,kuş gözlemcileri için de ideal bir yer :)
|
Laghi di Sant'Anna'da aşık olduğum yürüyüş yolu :) |
|
Laghi di Sant'Anna |
Bunca senedir Bologna'dayım yapmak isteyip de bir türlü zaman bulamadığım bir şeyi yapma fırsatı buldum sonunda Due Torri'den uzun olanına yani Asinelli'ye çıkmak (diğer kısa olanının adı Garisenda).Sonunda geçen hafta hem Asinelli'ye hem de San Petronio Kilisesi'nin terasına çok sevdiğim bir arkadaşım Maddalena'nın davetiyle tırmanmış oldum.Giriş ücretleri 3'er euro.San Petronio'nun terasına tırmanmak çok kısa sürüyor,yalnız girişte çıkarken bütün sorumluluğu aldığınıza dair bir belge imzalıyorsunuz,San Petronio terasına ziyaret günleri 15 Ocak'ta sona erdi.San Petronio ile diğer merak ettiklerinize şuradan göz atabilirsiniz: http://www.felsinaethesaurus.it/iniziative.asp . Asinelli'ye ise ne zaman dilerseniz tırmanabilirsiniz,önceden uyarmalıyım iyi bir idman oluyor.İkisinde de dikkat ettiğim ve hayran olduğum ortak özellik; şehir planlamalarının ne kadar mükemmel olduğu,insanlar asırlar önce bir şehir kuruyorlar ve yol güzergahları,binaların yollardaki duruş şekilleri o kadar düzgün ki.Üstelik Due Torri'yi güneş kabul edecek olursak,şehrin kapılarına çıkan ana yollar güneş ışınları gibi muntazam Due Torri'den çıkıyor gibi görünüyor,gerçekten şehircilik harikası,Bologna'ya yolunuz düşerse mutlaka Asinelli'ye tırmanın.
|
San Petronio'nun tepesinden |
|
San Petronio'nun terasından Pizza Maggiore ve Piazza Nettuno |
|
Asinelli'nin tepesinden |
|
Asinelli'nin tepesinden |
|
Asinelli'nin tepesinden |
Nereye gitmeyi düşlüyorsanız iyi yolculuklar!Yolunuz açık,keyfiniz yerinde olsun!